Bir şeye inanmak insanın doğasında vardır ve o şeyde insanın
kendisini bulmasını ifade eder. İnançlarımız gündelik hayatta bizlere yön verir
ve yaşamımızdaki amacı kontrol eder. Bu
yüzden neye inanacağımızı yani neyi kabul edeceğimizi iyi seçmemiz lazımdır.
Bu seçme kriterlerini iyi analiz etmek gerekir. Çünkü var
olan etkileriyle bizleri yönlendirecek olan bu inançlardır ve bu uğurda çaba
harcayacak olan da yine inanç sahibidir. Kutsal olan hiçbir şey sorgulanma
yönteminden geçmezler. Bu yüzden
inançların kutsallık değerine göz atıp doğruluklarını irdelememiz gerekir. Körü
körüne inanmak sadece sanmaktır, gerçek inanç ise aklı ve kalbin ortak
noktasını bulmakta yatar. Bu konuda his mantığı yazımızı okuyabilirsiniz.
İyi bir inancın temel şartı akli ve ahlaki olmasıdır. Gelenekçi ,ezberci dogmalar ve
bağnazlık barındıran inançlar bütün dünya insanlarına felaket ve yağma
getirecektir. Tarihte merhametsiz inançların ve bağnazlığın insanları sömürdüğünü
ne yazık ki gördük ve görmeye de devam ediyoruz.
Bilimselliğe inanan bir bilim insanı kendi ünü veya para kazanmak için bilimsel çabalar
yapabilir. Aynı zamanda böyle çıkarlar uğruna bilim yapmayan insanlar da
vardır. Çünkü doğruya ve gerçeğe olan inançları böyle insanlar için yaşamın tek
amacıdır. Doğruya olan inanç insanı doğruya götürür. Çünkü insan neyi arzularsa
ona kavuşmak için çaba harcar ve o çabası gün gelir onu bulur.
Aynı şekilde dinle ilgilenen bir insan için de geçerlidir.
Dogmalarla, hurafelerle karıştırılmış dinler için de doğruya ve gerçeğe iman
etmek en temel öğretidir. Örneğin İslam dininde gerçek ve tek kaynak alınması
gereken Kur’an da, tek yasa koyucu ve hüküm veren Yüce Allah iken bu durum
mezheplerce hüküm verilmiş ve her mezhep kendi yasasıyla hüküm vererek Allah ın
indirdiğini görmezden gelip, Kur’an da defalarca tam, detaylı, apaçık demesine
rağmen yine de Kur’an da eksik arayıp kaynak dışı inançlara sahip olabiliyorlar. Bu durum kabul edilen inançların
doğruluğu ve sorgulanması bakımından değerlidir. Çünkü inandığımız her inanç
dünyamıza ya selam ve esenlik getirecektir veya savaşlardan çekilmez bir hayat
getirecektir.
İdeolojilerin
gölgesinde kurulan milliyetçi devletlerin de ideolojik olarak dünyanın bir
insanlık devleti olmasına fırsat vermiyor. Yaşanan bunca savaş, emek
sömürüsü, çalınan hayatlar devletlerin sürekli olarak bir üstünlük gururundan ibarettir. Biri diğerine sürekli
bir şekilde “sen balçıktan yaratıldın bense ateşten.. “diyerek üstünlük ve
kibir savaşına yangınlar taşıyorlar. Kendi çıkarları uğruna savaşlar çıkaran
tablolar görmek mümkün... Bunun uğruna mecburi bir askerlik görevi çıkarıp
yoksul ailelerin çocuklarını ölüme gönderebiliyorlar. Kendi zenginlikleri ve
yaşama istekleriyle iktidarlarını, ailelerini ve suçlarını ölümler pahasına
korumaktadırlar.
Gruplaşma üzerine
kurulan siyasetler dünya vatandaşı olmamızın önüne hep engel olmuştur.
Yayılan her inanç amacını bütün dünyaya hakim olmasını
ister. Günümüzde karşıt görüşlü inançların veya ideolojilerin yaptığı da budur.
Bazı inançlar vardır ki herkesin onlara boyun eğmesini, zorbalık ve
katliamlarla otoritelerini tanınmasını isterler. Daha çok din üzerine kurulan
bu radikal terör örgütlerinin insanların hayatları ve özgürlükleri ellerinden
alınmaktadır.
Dünya da yaşanılan en
güzel ideoloji veya inanç hangisidir?
Dünyamızın çeşitli inançlar altında döndüğünü biliyoruz ve
herkesin yaşadığı inanma özgürlüğü sorgulanamadığı için insanlık çok feci
yıkımlar yaşıyor bugün. Bu inançların çoğu din, milliyetçilik ve ateizmdir.
Genellikle din
çevresinde yaşanılan batıl inançlar, kaynak dışı mezhep inanışları yüzünden
dinlerini parçalamış bulunmaktalar. Milliyetçilikle ilgilenenler insan ırkını
parçalamışlar ve aynı siyasette bulunan insan toplulukları sınırlarla örtülü
bir dünya bırakmışlardır. Ateistler ise düşüncelerinde Tanrı yı parçalayarak ve
atomları Tanrı edinerek çok tanrıcı olmuşlardır. Bazen de beyinlerinin
atomlardan oluştuğunu ve bu atomların bilinçsizliğinden şikayet ederek zihinsel
olarak doğru düşünce kabulünün kendilerinde bulunmadıklarına inanırlar. Bu durum insanın hep aradığı amacı Yaratıcıyı
ve yaratılma nedenine giden yolları tıkamıştır. Evrende insanın yapayalnız
olarak bir Raslantı Tanrısı
tarafından yaratılması ve her şeyin
değersiz bir uğraş olarak algılayan bu insanlar boş çıkar ve faydalarla sanki
zorla yaşamaktadırlar.
Daha umutlu ve yaşanılacak bir dünya için içimizdeki
güzelliğe kulak verip yaratıldığımız beden ve irademizle hep daha iyisini
arzulamamız gereklidir daha güzel bir dünya için. Her bireyin hayatı devletlerden daha değerli oluncaya kadar veya daha
da ilerisi oluncaya kadar, insanların saygısı, sevgisi birbirlerini anlayıncaya
kadar ve birbirlerinin hayatlarına kör
kalmayıncaya kadar hep devam etmeli güzel düşünceler...
Bu konuda Kur’an ın ilkelerinde bulunan hukuk ve öğretiler
yaşanılan bir dünya ve dindir. Diğer dinlerin ve öğretilerin aksine rasyoneldir,
evrenseldir, daima gözleme teşvik eder birbirlerinin hayatına ve inancına
saygılı olmayı gerektirir daha iyi ve güzel işlere teşvik edip 1400 seneden
fazla aynı güzelliği insanlara hatırlatıyor. İbretle yeryüzü, evren ve
insanların psiko-sosyolojik davranışlarından örnekler ve ibretler veren Kur’an
bağımsız bir şekilde Tanrı tarafından indirildiğini 19 mucizesiyle ispatlıyor.
Din ve dünya hakkında bildiğimiz çoğu yanlışın dogmalarla, hurafelerle ve
yanlış mezhep öğretileriyle gerçeğin yıllarca oluşan sahte dinin sis bulutu
tarafından çembere alınmasından sonra
şimdilerde yavaş yavaş dağılıyor. Vakti geldiğinde Yüce Yaratıcı
tarafından kendilerinde ve evrende mucizelerini göstereceği bir çağdayız. 1974
yılında bir biyokimya alanında uzman olan Dr. Reşat Halife 74. Sure olan
müddesir(gizlenen) suresinde 1400 yıldır ve aynı zamanda bu surenin “üzerinde
19 vardır.” 30. Ayetinde, Kur’an ın her
tarafına dağılan 19 mucize kodu kendini göstermiştir. Şimdilerde daha sistemli
bir şekilde bu gerçeği araştırma, gözlem ve deneylerle karşımıza çıkaran
Dr. Edip Yüksel’in “Üzerinde 19 var “ adlı
çalışmasında gerekli detayları bulabilirsiniz.