Geçmiş ve geleceğe aynı uyumu göstermek isteriz; içimizde dinmeyen hislerle düzensizliğe, adaletsizliğe meydan okur kalbimiz. Direncimizi koruruz ya da bulduğumuz düzensizliklerle hayat yaşarız.Ne olduğunu bilmediğimiz dürtülerle bazen çok, bazen az şeye ihtiyaç duyarız.
Aslında kalpte doğup aklımızda yaşarız. Kalbimizde doğan kaynaklardan ilham alırız. Bu ilhamlarla şekil alırız. İyi ve ya kötü olmak kalbimizde yatar. Kötülüklere ve hastalıklara yakalanmamız ise kötülükleri ve hastalıkları akıl süzgecinden geçirememekten kaynaklanır.
Daha iyi sağlıklı ve sağlam bir kişilik aklımızı ve kalbimizi daha iyi kullanabilmektir. Ben buna "his mantığı" diyorum. Bizlere verilen hiç bir şey değersiz olamaz. Bu nedenle eksik çalışan kısımlarımızla daha eksik bir insan olduğumuz inkar edilemez. Tam uyumlu bir bedende ruhumuzda uyum içinde olur bizlerle.
İçimizdeki bilgi açlığı ve dayanılmaz arayışlarımız bu uyumsuzluğu gidermek için bizi fakına vardırmak ister. Bu yolda türlü yıkımlara uğrayabiliriz ama yıkıntılar altında bir tohum gibi yeniden taze bir hayata başlangıç yapabiliriz yeniden doğuşun acısına katlanabilirsek.
Aklımızı kalbimizle ve kalbimizi aklımızla temizleyip daha temiz bir hayat sürebiliriz.O zaman merhamet ve insanlık kokar dünyamız; "ne zayıf kalır aklımız ne de çok birikir kalbimiz."